12 Aralık 2021 Pazar

Klasik Parfümler - Bölüm 2

Yazının ilk bölümü ile ikinci bölüm arasındaki yaklaşık iki buçuk aylık dönemde bir Ekonomi Bakanı, iki Merkez Bankası Başkan Yardımcısı değişikliği yaşanırken Türk Lirası %30’un üzerinde değer kaybetti. Ekim eylülden, kasım da ekimden iyi geçerken büyük umutlarla yeni yılı karşılamaya hazırlanıyoruz. Parfümdeki fiyat esnekliği ise stabil(!) seyrediyor. Stor perde ve derin donduruculu Tüketici Fiyat Endeksi’ne Aventus da eklense ya?

Çin modeli ekonomiyi örnek alırken kaderimiz Kore dizilerine kaldı. Oysaki eskiden tek derdimiz Bihter’in hissettikleri idi… Her neyse “Klasik Parfümler” serisini “Uygun Fiyatlı Parfümler” e çevirmeden devam edeyim.

 

1950 – 1970 Yılları

1950 ve 1960’lı yıllara gelindiğinde erkek kullanımı için pazarlanan parfümlerin sayısının arttığı görülmekte. Önceki dönemlere göre en belirgin değişim ise süslü pazarlama cümleleri ve rol modeller. Marka sayısı artarken elbette rekabet de kızışacaktı.

1970’ler döneminde ise erkek kullanımı için pazarlanan parfümler, beyefendi çizgiden uzaklaşarak bağırmaya başlıyor ve powerhouse olarak tabir edilen, yoğun deri, odunsu ve hatta hayvansı notaların hakim olduğu bir dönem başlıyor.

 

Floris London No 89 (1951) – İtalyan tarzı bol narenciye ile açılan gül ve lavanta ile karakteristik bir aromatik odunsu olan parfüm, ismini Floris’in Jermyn Street'teki butiğinin kapı numarasından almakta. No.89, zengin harmanı ile Guerlain Habit Rogue’a öncülük yapmakta.

 

Chanel Pour Monsieur (1955) – 20 yıl önce Caron’un “Erkek İçin” isminin Chanel’de “Beyefendi İçin” isimine dönüşümü, iki dönem arasındaki farkı yansıtmakta. 1950’li yıllarda erkeğin görüntüsü ve kişisel bakımı oldukça önem kazanmışken Chanel, Pour Monsieur’yu beyefendiler için rafine bir tercih olarak lanse ediyor. Bol narenciyeli aromatik odunsu bir tasarım olan Pour Monsieur, erkek kullanımı için pazarlanan referans şipreler arasında adını altın harflerle yazdırmış durumda.


Christian Dior Diorissimo (1956) – Tekil çiçek anlamına gelen solifore parfümlerin en büyük ticari başarı yakalamış olan örneği şüphesiz Dior’un Diorissimo’su. Usta parfümör Edmond Roudnitska ve Dior'un vizyoner bakış açısı sayesinde ilk ve belki de son kez solifore bir çiçek parfümü böylesine bir üne kavuşmuş oldu. Temelde saf bir müge çiçeği olan Diorissimo, denk geldiğim her formulasyonuyla büyüleyen bir başyapıt.

 

Guerlain Vetiver (1961) – 1900’lü yılların başında sürülebilir parfüm anlayışını tanımlayan Guerlain, Vetiver ile yalnızca bir janrın başlangıcına imza atmakla kalmadı, aynı zamanda erkek kullanımı için pazarlanan “temiz” kokan parfüm anlayışının da öncüsü oldu. Yeni kesilmiş çimeni andıran hissiyatı ile Guerlain Vetiver, zaman zaman “dede kokusu” benzeri yakıştırmalara maruz kalsa da hiçbir dönem eskimeyecek bir klasik.


Guerlain Habit Rouge (1965) – Erkek dediğin illa lavanta ya da limon mu kokmalıydı? Gizli gizli Shalimar kullanan Avrupalı beyefendiler bu sorunun cevabını çoktan bulmuştu ama Guerlain, Habit Rogue ile problemin çözümünü resmiyete döktü. Bol narenciyeli odunsu bir oryantal olan Habit Rouge, markanın son yıllarda geri planda kalan tasarımlarından biri olsa da bir dönemin belirleyicisi niteliğinde. Parfümün yalnızca 2003 yılında Jean Paul Guerlain tarafından yeniden yaratılan versiyonunu kullanma şansım oldu ancak o versiyon bile Guerlain’in nasıl bir vizyona sahip olduğunu anlamaya yeterli!

 

Christian Dior Eau Sauvage (1966) – “Ben bunu bir yerlerden hatırlıyorum” ifadesinin karşılığı, dönemin centilmeni ve statü sembolü Eau Sauvage. Edmond Roudnitska imzalı, ferah turunçgiller ve biberiye ile açılan hafif bir aromatik narenciye parfümü olan Eau Sauvage, isim olarak haramzade torunu tarafından kirletilse de belli bir kesim için hayat boyu vazgeçilmeyecek bir kokulu sıvı formu.


Aramis for Men (1966) – 70’lerin sert geçeceğinin habercisi olan Aramis, yoğun deri ve meşe yosunu ekseninde odunsu bir şipre parfümü. Ne yazık ki günümüzde satılan formulasyon, fazlaca güç kaybına uğraşmış durumda. Aslında yazık mı, tam da bilemedim... Ya Black Orchid gibi Aramis kullanılsaydı?

 

Fabergé Brut (1968) – Dünya genelinde erkek kullanımı için en ikonik hale gelen ürün belki de Brut. Ulaşılabilir fiyatı ve “maskülen” kavramının içini dolduran profili ile Brut, tıraş ritüellerinin vazgeçilmezi, baba ve dedelerin tamamlayıcısı. Reklamları ise her dönem ilgi odağı oldu!


Chanel No. 19 (1970) – 1920’li yıllar aldehitlerinin geri dönüşünün en güçlü hissedildiği parfüm olan No.19, manifesto niteliğinde yeşil, bol meşe yosunlu, odunsu ve soğuk bir tasarım. Bulunabilecek her formulasyon özel ve denemeye değer.

 

Clinique Aromatics Elixir (1971) – Dönemin ünlü parfüm yorumcusu Luca Turin’in başyapıt olarak nitelendirdiği aldehitlerle bezeli bir meşe yosunu klasiği Aromatics Elixir. Parfümün açılışı, bol hayvansı hissiyat barındırdığından tasarımı özümsemek için biraz sabırlı olmak gerekiyor. Günümüzde satışta olan versiyonu bile oldukça zorlayıcı olan, büyük oranda meraklısına hitap eden bir parfüm Aromatics Elixir.

 

Yves Saint Laurent Rive Gauche Women (1971) – Metalik ve yeşil hissiyatın yoğun olarak hissedildiği aldehitik çiçeksi tarzda oldukça önemli bir tasarım Rive Gauche. Sabunsu ve temizlik temalı parfüm arayışındakiler için halen güçlü bir alternatif.


Diorella (1972) – Edmond Roudnitska imzalı yoğun narenciyeli açılışa sahip, yeşil hissiyatı bol, floral bir şipre Diorella. Orijinal formulasyon, katmanlı yapısıyla büyülerken maalesef satışta olan güncel ürün derinlikten oldukça yoksun. Diorella’nın Mario Valentino Ocean Rain ile birlikte en sevdiğim Edmond Roudnitska tasarımı olduğunu da belirtmek isterim.


Paco Rabanne Pour Homme (1973) – Powerhouse tayfanın ilk örneklerinden olan Paco Rabanne Pour Homme, meşe yosunu ve lavanta ekseninde ağır abi locasını kuran ilk isimlerden. Kompozisyon olarak takdir ettiğim parfümle yıldızımız hiçbir zaman barışmadı.


Givenchy Gentleman (1974) – Bal harika bir şey değil mi? Tatsız mı buldun, sertlik mi var yoksa acı mı? Koy, dengelensin! Paçuli, civet, ve derinin en sert halini düşünün ve bal bu karışımı dengeliyor olsun. Döneminin ötesinde vizyona sahip olan, kullanması cesaret isteyen bir başyapıt Gentleman. Aynı isimle piyasada dolaşan parfüm mü? 2017 Yılı Ana Akım Parfüm Raporu’nda düşüncemi beyan etmiştim.

 

Geoffrey Beene Grey Flannel (1975) – Menekşenin erkek için pazarlanan bir parfüm için tema olabileceğini gösteren, çığır açan parfümlerden biri idi Grey Flannel. Kolay erişilebilir fiyat etiketiyle halen kitleler için hoş kokmanın en uygun seçeneklerinden biri konumunda. 

 

Yves Saint Laurent Opium (1977) – Arkasındaki hikaye ve şişe tasarımıyla dönemin “Hangi oje yakışmaz ki kız sana” parfümü. Yoğun karanfil öncülüğündeki baharatları, balzamik notaları ve tozlu hissiyatıyla pazara sunulduğu yıllarda fark yaratan bir parfüm idi Opium. Eskidiğini de söyleyemem.


Polo Ralph Lauren for Men - Polo Green (1978) – Yoğun çama eşlik eden deri ve odunsular ile powerhouse tabir edilen sınıfın en karakteristik örneklerinden! Halen tasarlanan birçok aromatik odunsu parfümün ilham aldığı Polo Green, jenerasyonlar arasındaki duvarları yıkan bir tasarım

 

Azzaro Pour Homme (1978) – Lavantalı anason bombası olan Azzaro Pour Homme, öncesinde erkekliğin kitabını yazan parfümlere racon öğreten asi çocuk olarak parfüm dünyasına damgasını vuran bir tasarım. Satışta olan güncel versiyonu fazlaca cilalı bulsam da eski versiyon ile denk gelindiğinde dönemin çok katmanlı parfüm yaklaşımı sonuna kadar hissedilmekte.

 

Caron Yatagan (1978) – Osmanlının Yatagan kılıcından esinlenen, kılıç gibi keskin hayvansı hissiyatta bir çam yorumu. Koyu renk sıvısı ile özdeşleştirdiğim ve kullanmaktan ziyade koklamaktan keyif aldığım tasarımlardan biri Yatagan. Eski versiyonlar neredeyse kullanılmayacak kadar güçlü powerhouselar iken günümüzde bulunabilen formulasyon, yüzeysel yapısı dışında orijinaline oldukça sadık.


Hermes Eau D’orange Verte (1979) – 70’li yılların trendinden olabildiğine uzak, tertemiz ve doğal hissiyatlı bir turunçgil parfümü Eau D’orange Verte. 2009 yılında usta parfümör Jean-Claude Ellena tarafından yeniden yorumlanan tasarım, turunçgil janrının en ikonik örneklerinden biri konumunda. Ancak parfümün her iki versiyonu da performans anlamında dönemlerinin standartlarının oldukça altında kompozisyonlar.

 

Devam edecek.

1 yorum

  1. Chanel Pour Monsieur de diplerde visne kokusu hisseden bir tek ben miyim?
    Clinique Aromatic Elixir super.Bir de Amerikan parfumleri kalicilikta Fransizlari geciyor.Ozellikle son yillarda sentetik girdi kullaniminin artmasiyla sanki kolonya haline geldiler.
    Parfumun de tuketici hakki baglaminda formulune sadik kalinmasi gereken bir urun oldugunu dusunuyorum.Aksi takdirde taklitlerden sikayet etmemeli firmalar.

    YanıtlaSil

© Gurme Kokular - Niş Parfüm Yorumları / Röportajlar / İzlenimler
Maira Gall