Parfums de Marly, 18. Yüzyılda Fransa’da krallık
yapmış 15. Louis’in parfümlere ve atlara olan ilgisinden ilham alan Fransız bir
parfüm evi. “Kraliyet esansı” adı altında pazarlanan parfüm isimleri de
markanın logosundan da anlaşılabileceği gibi atlardan geliyor. Hikâyeden
hareketle “eski kafa parfüm” beklentisine kapılma olasılığı artsa da, Parfums
de Marly son derece modern tasarımları olan bir parfüm evi.
Parfums de Marly’nin sevmediğim parfümü yok desem yeridir.
Tüm tasarımlarını belli bir kalitenin üzerinde görüyorum… Yine de markanın
bugüne kadar deneyip de “daha önce böyle bir şeye rastlamadım” diye düşündüren
bir parfümü de olmadı… Biraz daha cesaretli davranırsa (bu hadiseden
bahsedeceğim) beni can evimden vurma potansiyeli olan markanın, koleksiyonuna
en son eklenen parfümünün ismi ise Galloway.
Galloway, açılışı turunçgiller ve biberle yapıyor. Mağazada
denenir denenmez “budur” denip kendini aldıracak kadar etkileyici ve güzel bir
başlangıç… Keşke hep üst notalar kalsa diye düşünüyorum Galloway’i her
kullandığımda. Ama ne yazık ki hikâye başladığı gibi etkileyici gelişmiyor…
Portakal çiçeği, üst notalarda kendini tadımlık gösterip
geri planda varlığını hissettirmesini sevdiğim bir nota. Aksi takdirde en hafif
ve transparan kompozisyona bile yoğun bir katman eklediğini düşünüyorum.
Sanırım çoğunluğun ferah diye nitelendirdiği bir nota hakkında bu şekilde
düşünen tek kişiyim ama bana hissettirdikleri böyle işte… Galloway’i benden
uzaklaştıran da, orta notalardaki uzunca süre etkisini kaybetmeyen portakal
çiçeği ve miskin kombinasyonuyla oluştuğunu düşündüğüm yapay katman…
Galloway’i turunçgiller ve portakal çiçeğinin desteklediği
bir misk parfümü olarak tanımlayabilirim. Açılıştaki biber etkisini kısa sürede
kaybetse de turunçgiller Galloway’in ortalarında dahi kendini hissettirmeye
devam ediyor. Her ne kadar parfümün her fazı genel beğeniye hitap etse ve
iltifat toplasa da, misk ve portakal çiçeği rahat hissetmemi engelliyor. Belki
de fazla kadınsı bulduğumdan, parfümü güvenle kullanamıyorum.
Temiz temiz kokuyor Galloway. Şişesi gibi beyaz rengi
çağrıştıran, köşesiz ve güvenli bir parfüm… Hafif tatlılığı olan bir amber
notası hissediliyor sonlarda da. Naif ve konforlu havasını baştan sona
hissettiren bir parfüm olarak da tenden ayrılıyor Parfums de Marly’nin son
tasarımı.
Galloway, ikinci bir ten gibi gün boyu kendini
hissettiriyor. Temiz ve çekingen havasından olsa gerek, fark edilirliği
ortalamanın altında seyrediyor ve sadece yakına gelenleri etkilemeyi tercih
ediyor. Çok sıcak günler hariç her mevsime ve ortama da uyum sağlayarak,
harmanının kalitesini ortaya koyuyor!
Parfums de Marly benzersiz tasarımları olan bir marka değil.
Başarı elde etmiş tasarımları kendi tarzlarıyla yorumladıklarına inandığım bir parfüm
evi. Giriş kısmında bahsettiğim “biraz daha cesaretli davranma” hadisesiyle de
kastım tam olarak bu… Godolphin’in Tuscan Leather’a, Herod’un Tobacco Vanille
ve Back to Black’e, Oajan’ın Ambre Narguile’ye ve Shagya’nın Cruel Intentions’a
olan benzerliklerini tesadüf olarak nitelendirmek, iyimser bir düşünce
olacaktır. Dolayısıyla, Parfums de Marly’nin trend yaratmak yerine trendi
yakalama amacında olan bir marka olduğu söylenebilir. Ancak kendi yorumlarını
da katarak kaliteli içerikler kullanmaları, benim açımdan durumu kurtarıyor…
Buradan hareketle Galloway’in de benzersiz bir parfüm olmama ihtimali yüksek...
Yine de en az potansiyel selefi kadar kaliteli olduğunu düşünmek yanlış
olmayacaktır.
Galloway üniseks olarak pazarlanansa da kadın teniyle daha
uyumlu olduğunu düşündüğüm karakteristik bir misk parfümü. Genel beğeniye hitap
eden, bolca iltifat toplayan bir başka tasarıma imza atmış Parfums de Marly…
Her ne kadar aradığım farklılığı bulamasam da birçok kullanıcı için imza
parfümü olabilecek nitelikte, kalite hissiyatı yüksek bir parfüm olmuş
Galloway.
bu parfümü lalique white a benzetiyorlarmış doğru mu şahsen lalique white ı çok severim öyleyse bunu da denemem gerek
YanıtlaSil