Sanat tamamen kişinin içinden geldiği gibi mi yapılmalı,
yoksa hedef kitle de düşünülmeli mi? Korunması zor bir denge bu… Hele ki işin
içine maddi kaygılar da girince üretkenliğin tamamen bağımsız işlemesi imkânsıza
yakın. Konuya nereden baktığım, sitenin sağında yer alan “Blog Hakkında” kısmından belli oluyordur… Bogue Profumo da özgürlüğün uç noktasında, önermenin ilk bölümünden taviz vermeden
kafasına göre takılan bağımsız bir marka.
Bogue Profumo, sadece internet üzerinden ve
Bologna’daki butik bir parfümeri vasıtasıyla satış yapan İtalyan bir niş parfüm evi.
Markanın arkasındaki isim Antonio Gardoni, aynı zamanda yetenekli bir mimar.
Son zamanlarda ilgi odağı olmaya başlayan “doğal parfüm” metodunu benimseyen
Antonio, ışığın doğal esansların saflığını etkilediğini düşündüğünden geceleri çalışıyor.
Tamamen kendi isteği doğrultusunda en ufak satış kaygısı olmayan dahi adam, kimi
zaman da bulduğu 1950’li yıllardan kalma bir hammaddeyle eski usul parfüm yapma
tekniklerini birleştirerek harikalar yaratıyor.
Antonio kafasına estikçe parfüm yapan eserekli biri…
Tasarımlarının hiçbiri normal değil… Bir kez tükendi mi, aynı parfümden bir
daha bulmak da mümkün değil. O yüzden herhangi bir Bogue Profumo parfümünü
deneme şansına erişip de beğenirseniz, stok yapın!
Bogue Profumo’nun son tasarımı MAAI, karanlık bir parfüm.
Üçleme seri derinliğinde fazları olan, bir şeyler anlatan kompozisyon… Hem
siyah hem beyaz, hem kirli hem de temiz kokan bir parfüm… Kedi misali sahibini
seçiyor. O yüzden cinsiyet ayrımı yapamıyorum. Yakıştıran erkek de
kullanır, kadın da… Tabi MAAI onu sevdiyse…
Antonio Gardoni
Aldehitler ve yeşilliklerin hâkim olduğu diyarlarda başlıyor
hikâye. Bol aldehitle açılan Chanel parfümlerine saygı duruşunda bulunuyor
MAAI. Deyim yerindeyse şoka uğratan, sert bir başlangıcı var parfümün. Sev ya
da nefret et hadisesinin tam karşılığı!
Kısa süre içinde aldehit ve yeşillikler etkisini kaybediyor.
Sonrası hayvansal hissiyatın baskın olduğu karanlık zamanlar… Ters köşe yaparak
ilerliyor parfüm. Ne öncesini tanıyor ne de sonrasında ne olacağı belli...
MAAI’nin civet’ten gelen tüm hayvansal tarafı bu safhada hissediliyor.
Ortalarda hissedilen bir sümbülteber var ki, karanlık
güçlerin evlilik töreninde giyilen beyaz gelinlik misali, günahkâr bir topluluğun
masum tarafını simgeliyor. Karanfil var, sanki biraz bal var… Her seferinde
takdir ediyorum bu parfümü. Bu kadar alakasız notalardan nasıl böylesine bir
kompozisyon yaratmış Antonio Gardoni, anlamaya çalışıyorum…
Sonlara doğru sabunsu bir miskle, beşinci günün şafağında
gelen aydınlık beliriyor. Savaş kazanılmış mı kaybedilmiş mi belli değil… Canlılar
çekilmiş, çiçekler solmuş, geriye meydana atılan karanfiller kalmış… Tertemiz
bir hal alıp tenden ayrılıyor parfüm.
Antonio Gardoni’nin zerre kadar satış kaygısı yok. Ne
günümüz parfüm trendleri ne de büyük markaların başının belası IFRA
standartları umurunda değil… Parfümörün tarzını 70’li ve 80’li yılların
Guerlain - Chanel ekolüne yakın görüyorum. Roja Dove ya da Grossmith’in yaptığı
gibi kült parfümleri kaliteli içeriklerle yeniden yorumlamak yerine, kendine
has özgün parfümler yapıyor Antonio.
MAAI’yi kokladığımda gizli geçitlerden geçerek ulaşılan
yeraltı bir topluluğun toplantısı canlanıyor gözümde. Günlük kullanıma uygun
bir parfüm değil… Gizemli ve karanlık olmak istendiğinde kullanılması gereken
bir kompozisyon… Benim için de kullanmasam bile ara sıra koklamak için
koleksiyonumda bulunmasını istediğim bir sanat eseri. Kalıcılık ve fark
edilirliği üst düzey… Dedim ya IFRA falan umurunda değil Antonio’nun. Basmış hammaddenin
en güçlüsünü!
Bıraksalar MAAI hakkında yazacağım şey var… Deli sanmayın
diye tutuyorum kendimi. Zaman içinde parfüm hakkında o kadar yanlı düşünmeye
başladım ki, kullandığım günler etrafımdakilerin yorumlarını sordum… Kimi çok
beğendi, kimi hiç beğenmedi… Kimi de eskilerden bir şeyler çağrıştırıyor dedi,
rengini belli etmedi. Risk almaksa olay, MAAI sonuna kadar riskli bir tasarım.
MAAI, bilindik parfümlerle ilişkisini tamamen koparmış
insanın kullanacağı bir sanat eseri. Kullanıp da gözleri kapayınca hikâyeler
anlatan, yolculuğa çıkaran kelimeleri olmayan bir kitap… Dâhilik ve delilik
arasındaki sınır misali bir kompozisyon… Bu dünyadan değil… Normal de değil…
Cok guzel bir yazi olmus . Keyifle okudum.\'c7ok ta merak ettim . Umarim deneme sansimiz olur bizim de
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Eylül sonu gibi Bogue Profomo Luckscent'te satılmaya başlayacak. Sonrasında deneme imkanı da artacaktır ;)
YanıtlaSilBerkan you know I have difficulties to read Turkish since I'm not educated in this comprehensive language, but you probably don't know something: How I enjoy reading your reviews!
YanıtlaSilRecently to ease the reading, I print them and read joyfully. Thank you so much for your passion, your honest love in perfumery and your thorough researches into the field.
And thanks in advance for sharing them.
Keiwan
Thank you for your candidness Keiwan. I've just read your reviews and really enjoyed them. Good luck on your new blog my friend!
YanıtlaSilBerkan