Olivier Durbano, niş parfüm dünyasının en
radikal isimlerinden biri. Farklı bakış açısı ve benzersiz
tarzıyla niş parfümün felsefesini kendi tarzıyla yaşatan yetenekli bir sanatçı.
Bir süredir irtibat halinde
olduğum mütevazı insan Olivier “İstanbul’a geliyorum” dediğinde, planladığım
İstanbul ziyaretimin tarihinde ufak bir değişiklik yaptım ve Olivier ile ülkemiz
hakkında düşünceleri, tasarımları ve parfüm sektörüne bakış açısı hakkında uzun
uzun konuştuk. Her ne kadar tüm konuştuklarımızı aktarma imkânım olmasa da
Gurme Kokular okuyucuları için kayıt cihazımı açıp nispeten formal(!) sorularla
Olivier ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdim (03.07.2014).
Berkan: Öncelikle Türkiye’ye hoş geldin Olivier. Bunun ülkemize ilk gelişin
olmadığını biliyorum ve sonuncusu da olmayacağını düşünüyorum... Bana Türkiye
hakkında neler düşündüğünden bahseder misin?
Olivier: Türkiye diye
genellemek benim için zor çünkü İstanbul dışında diğer şehirleri bilmiyorum.
Dolayısıyla İstanbul benim için Türkiye, Türkiye de İstanbul demek… Bir şehri
keşfetmek istediğimde öncelikle şehri ve insanlarını hissetmek için sokaklarda
kaybolana kadar yürürüm… Bazı şehirler vardır, kendimi iyi hissetmem. “Şimdi
buradayım ama geri gelmeyeceğim” derim. İstanbul’a ilk gelişimde kendimi
gerçekten iyi hissettim. Şehir enerji dolu ve insanları çok kibar… Hem geçmişin güzel bir parçası elinin
altında, hem de şehrin modern bir yönü var. Bu karışımı seviyorum.
Berkan: Mimarlıktan takı tasarımına ve kendi markan altında parfümler tasarlamaya
uzanan harika bir kariyerin var. Tasarımlarından herhangi birini denememiş
olanlara, parfümleri taşlar ve takılar ile birleştirmiş olman ilginç geliyor.
Yarattığın konseptin altında yatan ilham nedir?
Olivier: Buna tamamen hayal
gücüyle ilgili diyebiliriz. Çünkü taşlar, efsaneler, semboller ve hayalini
kurduğum her şey, filmlere benzer şekilde benim aklımda. Herhangi bir şeyi
kokladığımı hayal edebilirim… Bunu parfüme aktarmayı deniyorum. Bu,
aklımdakileri ifade etmenin kısa bir yolu.
Berkan: Kısaca parfüm tasarlama sürecinden bahseder misin? İlk önce bir taş cinsiyle başlayıp onun kokusunu mu yaratıyorsun ya da tamamen farklı mı?
Olivier: Başlangıç taşla
oluyor. Taş, taşın hikâyesi ve sembolik anlamı… Taşı anlamaya çalışıyorum. Daha
doğrusu anlamaya değil de hissetmeye çalışıyorum. Taşların dünyasını seviyorum.
Taşların evrenini hissetmek… Bunu gerçekten başardığımda, yani taşı
hissettiğimde, kitaplar, hayal gücü ve hislerim sayesinde parfümün içeriğini kâğıda
döküyorum. Adım adım oluşturuyorum içindekileri… Listeyi bitirip de “tamam işte
budur!” dediğimde, tüm listeyi parfümün içine koymayı istiyorum ve bu bazen büyük
bir meydan okuma haline gelebiliyor.
Berkan: Öyle olmalı… (gülüyorum)
Olivier: Bazen bazı şeyler
(notalardan bahsediyor), bazı şeylerle iyi olmayabiliyor fakat eninde sonunda oluyor
işte... Parfümü ve taşları seviyorum çünkü insanlarla bir şeyler paylaşma fikri
hoşuma gidiyor. İlk dakikalarda parfüm bir şok etkisi yaratsa da zamanla “sen”
haline geliyor.
Berkan: Designer ve niş parfümler hakkındaki düşüncen nedir? Aradaki fiyat
farkının kullanılan içeriklerin kalitesinden dolayı oluştuğu düşüncesine
katılır mısın yoksa sence olay tamamen farklı mı?
Olivier: Bana göre niş parfüm
kavramı tek olmamalı. Geçmişte öyle olabilir… Belki eskiden tek bir aile vardı
ama şimdi birçok aile var… Belki de niş tanımı adı altında daha değişik
sözcükler kullanmalıyız… Kardeş bile olabiliriz ancak aynı felsefeye sahip
değiliz. Bunun, markanın felsefesi ve karakteri ile ilgili bir durum olduğunu
düşünüyorum. Bazı markalar sadece lüks birer marka… Ben de lüks olmaya
çalışıyorum ama kendi tarzımla... Yaptığım şeye kendimi de katıyorum. Daha
kaliteli içerikler kullanmaya, daha yaratıcı olmaya ve oldukça seçici olmaya
çalışıyorum. Dolayısıyla hiçbir zaman çok büyük bir üretimin hayalini kurmadım.
Bunu da istemiyorum çünkü eğer yaparsam, yaptığım şeyi ve kendimi kaybedeceğime
eminim. Yani dünya çapında olabilirsiniz ancak seçici olmak zorundasınız. Bu
mümkün… (sorduğum sorunun cevabı olmasa da bakış açısı hoşuma gittiği için soruyu
tekrarlamadım)
Berkan: Biliyorum seçim yapmak oldukça zor ama parfümlerin arasında en
sevdiklerini paylaşabilir misin?
Olivier: Hayır bu mümkün değil
çünkü yok. Hepsiyle mutluyum! Her biri, kişilerle hayat buluyor ve parfüm için
hayat, parfümün kişisel dünyası demek… Dolayısıyla tüm parfümlerim hayatın
içinde yer alıyor. Bu aynı zamanda aile ile ilgili bir durum… Bazıları büyük
birer aileyken, bazıları daha küçük aileler. Hepsinin hayatın içinde olmasını
seviyorum. Bazen birini, bazen birini kullanıyorum.
Berkan: Yani kendi parfümlerini kullanıyorsun…
Olivier: Tabi ki! İlk günden
beri… İlk parfümümü yarattığım zaman, bana göre hayallerimin parfümüydü.
Sonrasında tenime başka bir şey kullanmam mümkün değildi... Parfümsüz olmayı
tercih ederim! Bu benim ruhum ve auram ile ilgili bir şey. Dolayısıyla oldukça
kişisel… Kendi parfümlerimi kullanmayacaksam hiçbir şey kullanmamayı tercih
ediyorum (gülüyor).
Berkan: Black Tourmaline, dumanlı kokuları sevenler için mücevher
niteliğinde bir parfüm. Hatta bana göre bir başyapıt ve şimdiden niş parfüm
dünyasının mihenk taşlarından biri… Black Tourmaline’i piyasaya sürmeden önce
böyle bir başarı bekliyor muydun?
Olivier: Hayır. Yeni bir
tasarım yaptığımda, onun ne tarz parfümleri seven biri için olduğunu ya da
başarılı olup olmayacağını düşünmüyorum. Düşünmek de istemiyorum... Benim için
önemli olan, fikrinin sonuna kadar gitmek. Sonrasında ulaşmak istediğinin çok
da uzak olmadığını görürsün… Eğer bir gün parfümlerim kimseyi bulamazsa (parfüme
kişilik atfediyor) oldukça üzülürüm. Ama bir kişi bile benim parfümümle
mutluysa bu benim için yeterli olabilir. Çünkü parfümleri kendim için
yapmıyorum. Tüm kalbimle elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Ama kesinlikle
kendim için yapmıyorum!
Bütün gün Fransız kültürüne ayak uyduracağım diye şarap içmekten bıktım ve söyledim biramı!
Berkan: Parfümlerinin çoğu tütsülü - dumanlı bir altyapıya sahip. Bu da Olivier Durbano’yu niş parfüm dünyasının en karakteristik markalarından biri yapıyor. Eğer günün birinde “Artık karanlık parfümler yapmayı bırakıyorum… Başka bir şeyler denemenin zamanı geldi” diye düşünürsen kendi adını taşıyan markayla mı devam edersin yoksa bu başka bir marka adı altında mı olur?
Olivier: Hayır hayır… Bu benim
için sadece adımı kullanmakla ilgili değil… Bu önemli bir şey çünkü bu benim
hayatım. Dolayısıyla neden başka bir isim kullanmalıyım bilmiyorum. Benim adım
Olivier Durbano ve aynı zamanda “Poem Stones (Şiir Taşları)”. Bu, fikirlerim
hakkında bir şeyler anlatmak için bir yol... Poem Stones, taş ve taşların
arkasındakiler ile ilgili bir şeyler anlatan bir fikir… Taşların enerjileri, hikâyeleri
veya herhangi bir şey hakkında bir şiir olabilir… Benim için amaç önemli. Çünkü
amaç enerjiyi doğurur! Farklı fikirlerim var ancak hepsi benim evrenimin bir
parçası olarak kalacak. Dolayısıyla başka bir isim kullansam bile o her zaman
beni ifade edecek ve “ben” olacak.
Berkan: Hafızam beni yanıltmıyorsa, 2011 yılında tüm parfümlerin “Extrait”
konsantrasyonunda da piyasaya sürüldü. Her ne kadar Extrait’larından herhangi
birini hala deneyememiş olsam da, yaptığın çoğu Eau de Parfum’un oldukça iyi
kalıcılık ve fark edilirlik değerlerine sahip olduğunu düşünüyorum.
Parfümlerini güçlendirme fikrinin nerden çıktığından bahseder misin?
Olivier: Çünkü her zaman daha
iyi olmayı denemeyi seviyorum. Bu daha değersiz ya da daha üst seviye bir
şeyler yaratmak arasında bir seçim… Değersiz bir şey yapmak istemiyorum.
Extrait parfümler her yönüyle daha fazla. Daha seçkin ve parfüm kullanmanın
tamamen farklı bir yönü... Bu ilgi çekici!
Berkan: Yani kokuları değişmedi mi?
Olivier: Hayır tamamen
aynılar. Değiştirmek istemiyorum ki… Eğer koku Black Tourmaline ise, Black
Tourmaline’dir. Formulasyonu değiştirirsem o artık Black Tourmaline olmaz.
Başka bir şey olur… Extrait versiyonlar farklı… Extrait’ların kullanım şekli
daha değişik. Dolayısıyla bu durum bir açıdan farklı, bir açıdan değil… Eau de
Parfum için %20 konsantrasyon oldukça iyi ve insanlar bununla mutlu. Ancak Extrait
parfüm bundan fazlası… Çok daha özel ve bilinen parfümden farklı bir şey!
Altta görünenler Extrat konsantrasyonundaki parfümler
Berkan: Yeni parfümlerin arasında trende uygun bir gourmand ya da oud
temalı bir parfüm olacak mı?
Olivier: Black Tourmaline’de
oud var ve bunu yıllar önce yaptım.
Berkan: Gerçekten mi?
Olivier: Evet, karışımda var.
Berkan: Ama Black Tourmaline oud tabanlı bir parfüm değil…
Olivier: Değil... “Bugün gül
parfümü yapacağım” ya da “oud parfümü yapayım” gibi fikirleri sevmiyorum.
Ayrıca oud temalı bir parfüm yapmak için oldukça geç (gülüyor). Çünkü herkes
oud temalı parfüm yapıyor. Black Tourmaline 2007 yılına ait… Dolayısıyla oud ile
sorunum yok. Eğer bir gün bir hikâyeden ya da bir taştan esinlendiğimde oud’u
listede görmek istiyorsam tekrar kullanırım. Ama daha önce de bahsettiğim gibi,
hiçbir zaman parfümün içeriğini öncesinde düşünmüyorum. Örneğin Pink Quartz gül
temalı bir parfüm olduğu halde benim için bir gül parfümü değil. Neden gül
kullandım? Çünkü Pink Quartz benim için güllerle aynı sembolik anlama ve aynı
şefkat hissiyatına sahip. Bu yüzden aklımdaki şey; güllerle başlaması, bitkiler
ve çiçeklerle devam etmesi ve yoğun olarak minerale dönüşmesiydi. Pink Quartz’ı
ilk kokladığınızda güller gelir ve sonrasında mineraller baskın olur. Kısacası
baştaki düşüncem, parfümün içeriği değildir.
Berkan: Peki ya gourmand tarzda bir parfüm?
Olivier: Hiç bilmiyorum. Çünkü
bu benim düşünme tarzım değil. Yine de birçok insan bana Jade’in gourmand
olduğunu söyledi. Neden bilmiyorum ama birçok kişiye göre Jade, gourmand bir
parfüm.
Berkan: Bana göre Jade nane ve çay tabanlı bir parfüm (adama kendi yaptığı
parfümü de öğretmeye çalıştım ya… ne diyeyim).
Olivier: Bilmiyorum ama bunu
bana birçok insan söyledi. Her neyse ben böyle düşünmüyorum. Başlangıçta bir
fikrim oluyor ama bu tarz bir düşüncem olmuyor. Çok ilginç… Bu adım adım
ilerleyen bir yol ve “işte budur!” dediğinde durmak zorundasın. Bittiğinde ise
“ah evet bu bir gül parfümü” ya da “bu dumanlı bir parfüm” diyorsun. Ama
dediğim gibi başlangıçta böyle bir düşüncem olmuyor. Eğer tasarlamaya “şimdi
şöyle bir şey yapacağım” diye başlasaydım kısıtlayıcı olurdu. Bu ise özgürlük…
Berkan: Peki bir sonraki parfümün hakkında neler söyleyebilirsin?
Olivier: Yakında öğreneceksin
(gülüyor). Bu önemli bir bilgi… 10. parfümüm ve parfümlerle geçirdiğim 10.
yılım… Bu yüzden sıradaki parfümüm benim için çok önemli. Ayrıca 10 da önemli
bir sayı! Bir yolda ilerliyorsun, her zaman gittiğin bir yol var ve bu farklı
bir boyutta tamamen farklı bir başlangıç (Olivier Durbano, yeni parfümünü Eylül
ayında İtalya’da gerçekleştirilecek olan Pitti Fragranze’da görücüye çıkaracak).
Berkan: Kendi tasarladıkların dışında en sevdiğin parfümler nelerdir? En
iyi 5 listeni öğrenebilir miyim?
Olivier: Maalesef söyleyemem…
Tek söyleyebileceğim insanları seviyorum. Mesela Andy Tauer’ı seviyorum, Mona
(Mona di Orio - 2011 yılında kaybettik)’yı severdim… Ama en sevdiğim parfümler
diye bir şey söylemek benim için mümkün değil. Öncesinde hangi parfümü bile
kullandığımı tam hatırlayamıyorum…
Berkan: Kendi parfümlerini tasarlamadan önce mi?
Olivier: Evet ama
hatırlayamıyorum… Sanırım sonuncusu Musc Ravageur (Frédéric Malle)’dı.
Gençliğimde de Égoïste (Chanel) kullanırdım. Hayat bu ve sen de değişime
uğruyorsun.
Berkan: O zaman bu soru tamamen gereksiz olacak ama istersen cevap verebilirsin…
Hangi parfümü tasarlamış olmayı dilerdin?
Olivier: Bu cevap
verebileceğim bir soru değil çünkü ben bu şekilde düşünmüyorum. Hiçbir fikrim
yok… Parfümü, parfüm yapmış olmak için yapmıyorum. Parfüm yapmak benim için bir
evren oluşturmaya benziyor. Dolayısıyla başka bir parfüm benim dünyam değil.
Aynı şey kolyelerim için de geçerli. Kuyumcu değilim ve oraya ait olduğumu
düşünmüyorum. Yine de seviyorum… Takı tasarlama düşüncesini seviyorum. Bu benim
için daha çok özgürlükle ilgili. O dünyayı da seviyorum çünkü hissediyorum,
özgürüm ve bu benim kaçamağım!
Olivier'in tasarladığı kolyelerden biri
Berkan: Aslında bu sorunun cevabını dolaylı olarak verdin sayılır ama yine
de sorayım. En sevdiğin parfümörler kimler ve neden?
Olivier: Bunu söyleyebilirim.
Konuşmuştuk... Andy! Benim arkadaşım.
Berkan: Mona di Orio belki?
Olivier: Öyleydi… Andy’nin
doğal bir yaşantısı var ve ilgi çekici bir insan. Oldukça özel biri! Benim için
Andy’nin yaptığı şeyleri doğru yapıyor olması önemli. Dürüst biri ve bunu
seviyorum. Parfümlerini sevmeseniz bile fikirlerini sevebilirsiniz. Ve böyle
insanları bulmak hiç kolay değil.
Berkan: Bugün hangi parfümü kullandın?
Olivier: İki aydır Heliotrope
kullanıyorum (Sanırım Paris’e dönene kadar da parfüm kullanamadı çünkü yanında getirdiği
şişeyi bana hediye etti).
Heliotrope
Berkan: İçten cevapların için teşekkür ederim. Son soru! Olivier Durbano
parfümleri henüz ülkemizde satışta değil. İlerde markanı Türkiye’de görebilecek
miyiz?
Olivier: Tabi ki! Bunu düşlüyorum…
Ama eminim bu doğru zamanda, doğru insanla olacaktır. Buraya gelmemim belli bir
nedeni veya sonucu olmasa da bunun bir önemi yok. Burada olmayı seviyorum ve
belki başka bir şeyler keşfederim… Göreceğiz!
Güzel iş çıkartmışssın Berkan,tebrikler..Sen Olivier'e sordun ,bende sana sormak istiyorum:Kafası dumanlıkokuları seven adam olarak ,Olivier Durbano parfümlerinden(denediklerinden elbette) hangisinde bayrağın?
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Black Tourmaline... Jade, Heliotrope ve Amethyst'i de oldukça beğeniyorum.
YanıtlaSilÇok güzel röportaj olmuş sıkılmadan keyifle okudum.Başka parfümörler ile röportajını bekleriz.Özellikle" Jean-Claude Ellena" Biraz fazla mı oldum ne ? :)
YanıtlaSilNeden olmasın :)
YanıtlaSilPeki nereden temin edilebilir bu parfümler
YanıtlaSilŞu an için sadece yurtdışından temin edilebilir.
YanıtlaSil