İş hayatıyla günlük hayatı
birbirine adapte edemeden yaşayan nesilleriz. Hayatımızı devam ettirebilmek
için gerekli olan kaynağı elde edebilmek için, yaratılmak istenen kişiliklere
bürünmeye mecbur tutuluyoruz. Kaç kişi istediği gibi giyinip davranabilirken kendini
tatmin edebilecek nitelikte bir işe sahip? Ya da toplantıya günlük
kıyafetleriyle katılabilen var mı?
Toplum normları denen hadise var
ya, işte o yüzden nasıl giyindiğimizin yanısıra nasıl koktuğumuza da dikkat
etmemiz bekleniyor. Bırakın güzel kokmayı, düzenli yıkanmayı bile alışkanlık haline
getirememiş bir toplumda “ayyh parfümün çok ağırmış” benzeri bir yorum duymak,
kendi adıma isteyeceğim son şeylerden… Bu yüzden parfümleri günlük, özel
gecelere uygun, yazlık veya kışlık gibi sınıflara ayırma ihtiyacı hissediyoruz.
Son zamanlarda tanıştığım marka CB I Hate Perfume sayesinde bu kategorizasyona
yeni bir sınıf eklemeye karar verdim. Beklenti olmadan kullanılacak, alıp bir yerlere
götüren, gülümseten bir sınıf: Mutlu olmalık
CB I Hate Perfume Dosyası’nda
anlattığım gibi, anıları canlandırmayı amaçlıyor Christopher Brosius.
Greenbriar 1968’i de büyükbabasının anısına tasarlamış yetenekli parfümör. Onu hatırlardan kokulardan bir harman yapmış.
Puro tütünü eşliğinde net olarak
toprak kokuyor Greenbriar 1968. Biraz da toprağın üstündeki çim kokuyor hatta…
Yüzümde nedensiz bir gülümsemeye sebep oluyor bu ilginç başlangıç. Toprak
hissiyatı veren paçuli ya da menekşe kökü gibi notalar parfümlerin bazında
sıklıkla kullanılıyor da, saf olarak ıslak toprağın kokusu? Deli işi…
Greenbriar 1968 nispeten basit
bir parfüm. Islak toprak, toprağın üzerindeki yeşillikler, puro tütünü ve hafif
deri… Öyle hoş kokuyor ki, notalarla anlatmak ne kadar kolaysa hislerle
anlatmak bir o kadar zor. Her şeyden önce toprak kokusunu net olarak algılıyor
olmak oldukça ilginç bir deneyim.
Büyükbabasını hatırlatan
kokuları sıvı forma dönüştümüş Christopher. Mütevazı bir tarlanın içinde bir
çiftlik evi düşünün. Evin içindeki adam purosunu içiyor hayata dair en ufak
kaygısı olmadan... İçime çektiğimde böyle kokuyor Greenbriar 1968. Hatta
bahçedeki çitlerin bile kokusu geliyor!
Toprağın hem kirini hem de
temizliğini yansıtmış Christopher. Almış şişelemiş işte bir şekilde… Bırakın
moda markalarını, niş parfüm markalarının bile toprak kokan bir parfümü pazara sürme
cesareti gösterebileceğini sanmıyorum. Christopher Brosius, kesinlikle diğer
parfümörlerden farklı işler yapan özgür bir adam.
Greenbriar 1968’in fark
edilirliği ortalamanın altında. Kalıcılığı ise ortalama değerlerde seyrediyor.
Önemsiyor muyum? Zerre kadar umrumda değil! Böyle kokan bir parfümün benim için
önemli olan niteliği performansı değil, hissettirdikleri… Toprak kokan bir
parfüm kullanan insan, keyfini ön planda tutuyordur. Amaç başkalarını
etkilemekse, serinin geneli gibi Greenbriar 1968 de oldukça yanlış bir seçim
olacaktır.
Bois Farine yorumumda Jean Claude
Ellena’nın keyif parfümü yaptığını yazmıştım. Diğer keyif parfümümü de bir süre
önce keşfettim… Sadece evde koklamak için bile şişesi alınabilecek, parfümden
ziyade bir sanat eseri Greenbriar 1968. Girişte de yazdığım gibi, “mutlu
olmalık” bir parfüm!
Hiç yorum yok
Yorum Gönder