Çocukluk yıllarımda en çok aklımda kalan parfüm şişesi
sorulursa, Jean-Paul Gaultier’in Le Mâle’ı derim. Defalarca şans vermeme rağmen
sevemediğim bir parfüm olsa da hem parfüm dünyasında kokusundan sunumuna kadar
çığır açmış bir eser, hem de yeni mezun birinin 25 yaşında yaptığı ilk parfüm
olmasını son derece etkileyici buluyorum.
Henüz gençlik yıllarında olay yaratmış bir parfümörün; Jean-Paul
Gaultier, Dior, Giorgio Armani,
Guerlain, Lancome ve Parfums MDCI gibi markalarla çalıştıktan sonra kendi parfüm
evini kurması hiç şaşırtıcı değil. Yazının ilerleyen bölümlerinde de
bahsettiğim gibi her ne kadar Francis Kurkdjian’ın tarzı tam olarak bana
hitap etmese de parfüm dünyasının dahi isimlerinden biri olarak görüyorum
kendisini. Hatta notalarla oynama açısından zaman zaman usta parfümör
Jean-Claude Ellena ile bile karşılaştırılması Francis Kurkdjian’ın ne kadar
farklı ve özgün bir çizgide ilerlediğini göstermekte.
Lumière Noire Pour Homme, Francis Kurkdjian’ın 2009 yılında
kendi ismiyle kurduğu ve Maison Francis Kurkdjian isimini verdiği niş parfüm
evinin en çok satan parfümlerinden biri.
Paçuli ve baharatların yoğun olduğu sert bir açılışı var Lumière
Noire’ın. Birkaç dakika içinde yüze çarpan sert hissiyat kayboluyor ve
karşılaştığım en az köşeli, doğallıktan uzak ancak pürüzsüz bir gül baskın
oluyor. Doğallıktan uzak demem yanıltmasın, Francis Kurkdjian, kokularla dans
eden bir sanatçı. Erkek kullanımına uygun bir gül parfümü nasıl olur, onun
dersini veriyor adeta. Kokunun kadın versiyonu olan Lumière Noire Pour Femme’de
alışkın olduğumuz, son derece doğal bir gül kullanımı olduğunu belirtmek
isterim.
Gül oturduktan sonra parfümün yardımcı oyuncuları paçuli ve
baharatlar. Her ne kadar resmi notalarında açıklanmasa da kimyon benzeri bir
baharat kullanımı algılıyorum Lumière Noire’ın içeriğinde. Keskin ve tatlı
notaları dengelemek için kullanılan paçuli, Lumière Noire’da da son derece
dengeli harmanlanmış. Sonlara doğru alttan alttan hissedilen tarçın da parfümü
ilgi çekici hale getirip günlük kullanımda sıkmayan bir yapıya büründürüyor.
Lumière Noire uzun süre kullandığım parfümlerden biri.
Kullandığım süre boyunca çevreye en ufak rahatsızlık vermeyen sakin bir
beyefendi oldu benim için hep. EdT konsantrasyonunda olmasına rağmen kalıcılığı
son derece iyiyken fark edilirliği 1 saatin sonunda düşüş göstermekte. Gün
içinde tazelemek uygun olacaktır.
Müzikle ilgili olanlar bilir, kompres denen bir hadise
vardır. Herhangi bir ses sinyalini istenen aralıklarla, istenen düzeyde kısan
işleme verilen isimdir. Genelde miksaj aşamasında kanalların birbirlerini
bastırdığı durumlarda, bütünlüğün sağlanması amacıyla bolca kompresör
kullanılır. Dozajının ayarlanamadığı durumlarda ise fazla sıkıştırılmış bir
hissiyat vererek bazı dinleyicileri rahatsız eder. Lumière Noire’da benim için
benzer bir durum söz konusu. Gül notasını erkek kullanımına uydurmak için
uygulanmış fazlaca kompres var gibi hissediyorum. Adeta EQ yardımı ile köşeleri
traşlanmış, rafine edilmiş bir kanal konumunda gül notası. Sonunda rahatlıkla
kullanabileceğim bir gül parfüm var derken, beni üzen eden tek nokta, köşeleri
yuvarlatmak adına kazandırılan cilalı hissiyat.
Francis Kurkdjian’ın yarattığı ilk parfüm olan Le Mâle dahil
bir çok parfümünde bahsettiğim kompresli, cilalı hissiyat mevcut. Notaları
kendi halinde bıraktığı Absolue Pour le Soir, Oud Mood serisi ve Elie Saab Le
Parfum’ e ise bayılıyorum.
Bir dönem kafayı bozup “manly rose (ekek kullanımına uygun
gül)” hadisesine fazlaca takıp neredeyse piyasadaki tüm gül parfümlerini
edindim. Creed Windsor, Le Labo Rose 31, Tom Ford Noir de Noir ve Amouage Lyric
Man’i uzun süre kullandım. Frederic Malle Portrait of a Lady, Montale Black
Aoud, Montale Attar, Dior Oud Ispahan, Kilian Rose Oud, L’Artisan Parfumeur Voleur
de Roses , Bond No 9 New York Oud, ve Czech & Speake No 88’i ise dekant ve
numuneler sayesinde kullanma fırsatı buldum. Net olarak söyleyebilirim ki
aramın en iyi olduğu ve en başarılı bulduğum, erkek kullanımına uygun gül
parfümü Lumière Noire. Bu uzun sürecin sonunda ise Bond No.9 New York Amber,
Bond No.9 Signature ya da Dior Ambre
Nuit gibi gülün rahatlıkla algılanabildiği ancak destekleyici konumda olduğu
parfümlerle daha iyi geçindiğimi anladım.
Her ne kadar gül temalı parfümlerle kendimi rahat
hissetmesem de Lumière Noire, elegant hissiyatıyla kullandığım ve denediğim en
beyefendi parfümler arasında. Kimseyi rahatsız etmeyen güvenli ama aynı zamanda
çekici yapısıyla son derece özgün bir kompozisyon… Hem takım elbiseyi hem de
günlük kıyafetleri kaldırabilecek özel bir yapısı var. Deneyip beğenilirse imza
koku arayışına son verebilecek, ortam ve mevsim seçmeyen bir parfüm. Pour Homme
ifadesine fazlaca takılmadan, parfümün kadın kullanımına da son derece uygun
olduğunu eklemek isterim.
Merhaba,
YanıtlaSilYıllar önce önce mygitar forumu,ardından parfüm tutkusu forumu sayesinde denediğim bir koku idi ve o yıllar çok güzel bir paylaşım vardı.Aklımda kalan kadifemsi yumuşacık bir koku olduğu.Yazıda buyuk emek var,teşekkürler.